22 Haziran 2013 Cumartesi

Gündem üstüne


Bir arkadaşım gündemdeki konular üzerine kendi sosysal paylaşım adresinde aşağıdaki notu düşmüş..
“Şu barajın düşmesi lazım. Artık mecliste süregelen 4 partiye muhtaç olmamak, "Aman oylar bölünmesin" zırvasından kurtulup biraz daha mantığımızın uyduğu bir partiye oy verebilme hakkına sahip olmak lazım. Akıllı-fikirli adamlar olarak gereğinde yeni partiler kurabilme ya da oluşumlarda yer alabilmemiz lazım. Şu anki 4 parti de şahsen al birini vur ötekine...


Kendisine katılmamak mümkün değil ve ek olarak bir kaç bir şeyde ben söylemek istedim.

Bu gerçekleri biraz daha anlatmak, geliştirmek üzerine çalışmak lazım. Özellikle mevcut 4 parti dışında bir alternatif oluşumu fikri daha sıcak geliyor. Burada aklı selim ve her kesimi incitmeden içine alabilecek kapasitesi olan bir oluşum üzerine kimler dahil olabilir bunun üzerine durulmalı. Zaten sorunda bu galiba mevcut partiler bir türlü her grubu kapsar politikalar üretemediğinden bu duruma gelmedik mi? Güç dengeleri değiştikçe her dönem kendi gibi düşünmeyen gruba yaklaşımlar sertleşti ve canlar acıtıldı. Çok zor fakat olamaz değil, demokrasilerin gereği bu büyüklüğü ne kadar olursa olsun herkesin sözü dinlenilmeli memnun edilmeseler de gönülleri alınmalıdır. Mozaik yapısı itibariyle bu ülkede bunu yapmak zor gibi görülse imkansız değil diye düşünüyorum. Hoşgörü, sevgi ve kendini onun yerine koyma ile bu başarılır diye düşünüyorum.

Gündem adına yorumlarınızı  ve düşüncelerinizi bekleriz efenim.

19 Haziran 2013 Çarşamba

SuSMA: Biraz itidal

SuSMA: Biraz itidal: Arkadaşlar nedir bu öfke? Öfkeyle geldiğimiz yere bir bakar mısınız lütfen. Çok masumane bir istekle başlayan bir olayın geldiği yere ve g...

16 Haziran 2013 Pazar

Biraz itidal


Arkadaşlar nedir bu öfke? Öfkeyle geldiğimiz yere bir bakar mısınız lütfen. Çok masumane bir istekle başlayan bir olayın geldiği yere ve gittiği yöne bakın. İnandığınız en kutsal şey hürmetine lütfen bir oturup biraz düşünelim ve biraz sakin olalım. Olaylar üzerine bir birey olarak birkaç kelam yazmak, yaşadığımız onca yılın nacizane tecrübesi ile- itibar görür yada görmez- bir şeyler söylemek istedim. Geldiğimiz ve gidilen durum bu ülkeye ve biz ülke insanlarına hangi tarafta olursa olsun hayır getirmeyeceği fayda sağlamayacağı ortada. Sağduyu , hoşgörü moda terimle empati kalmadı. Bunların yerini herkesimde öfke, nefret ve artarak devam eden kin aldı. Allah’ınız aşkına biraz sakin, daha fazla gererek gidilen noktada bu ülkeye hayır gelmez. İsteğimiz daha fazla demokrasi daha özgür bir Türkiye ise bu daha sabırlı olmaktan geçiyor. Birileri bize meydanlara dökülün demedi. Bu kendiliğinden oluştu, kendiliğinden de en hayırlı şekilde sonuçlanacaktır. Hiç beğenmesekte ülkenin geçmiş yıllara göre geldiği nokta eskisinden daha farklı. Bunu 80’leri, 90’ları,2000’leri yaşayan biri olarak söylüyorum. Bunun edebiyatını da yapmayacağım.
Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakanına, İçişleri bakanında, valisine, emniyet müdürüne, ağacını koruyan vatandaşa, daha özgür bir ülke için destek veren halka, hükümete karşı olana, olmayıp yanında olana herkese sesleniyorum Allah’ınız aşkına biraz itidal biraz daha ılımlı olmaya çalışalım lütfen. Verilen tepkilerle her kesim kendine bir mesaj çıkardı zaten. Bir ayet-i kerimede: “İyilikle kötülük bir olmaz, Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur” diye söylenmektedir. Peygamber Efendimiz kuvvetli kişiyi şöyle tarif ediyor: “Güçlü insan güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olan kimsedir” diyor. Bir başka hadiste ise "Gazap ve şiddet, kalpte yanan birer ateş parçası ve birer kıvılcımdır. Onun şah damarının şişmesini ve gözlerinin kızarmasını görmüyor musunuz? Sizden birinize bu hal geldiği vakit, ayakta dursun, oturuyorsa yatsın." (Tirmizi) diyor.
Önce sakin bir olalım, kargaşaya mahal vermeyelim. Gözümüze, kalbimize, aklımıza doğru gelmeyen hiçbir şeye inanmayalım. Birilerinin dolmuşuna , dolduruşuna gelmeyelim. Herşeyin bir zamanı var, 8 ay daha sabırlı olalım, vakti geldiğinde herkes istediği cevabı zaten sandıkta verecek. Asıl önemli olan önümüzdeki ayları bu ülkenin insanlarını daha bilinçlendirmek için ne yapılabilir, nasıl yapılabilir en akıllısından en güçlüsüne ülkenin gidişatına en hayırlı fayda nasıl sağlanır buna bakalım. Meydanları doldurup bağarıp, çağırmak yakıp yıkmak inanın çözüm değil. Ölen öldüğünle, daya yiyen yediğiyle kalacak. Susun demiyorum, sakin olun öfkeyle kalkıp zararla oturmayın diyorum. Ve bunları söylerken bir baba, bir arkadaş, bir kardeş kabul ederseniz bir dost olarak söylüyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun.
Unutmayın, üzülmeyin, BU DA GEÇER…….