Ülkenin içinde geçtiği yaşadığımız günlere baktığımızda dengelerin
iyice kaydığı toplumdaki kutuplaşmanın dik boyuta çıktığını görüyorum. Bir
tarafta, otarite ve baskı dozunu oldukça arttırmış başında RTE olmak üzere siyasal
bir iktidar diğer tarafta başı boş kalmış hiçbir etkisi kalmamış muhalefet. Ve
diğer tarafta hem vatanına hem kendisine hemde sözüm ona davasına ihanet etmiş halktan
aldığı gücü kaybedip sırtını dağa yaslamış etnik bir parti.
İşin iktidar kısmına hiç girmek istemesem de toplum olarak
hiç beceremediğimiz şartsız, koşulsuz ve eleştirisiz sevme işini maalesef bu
yapılanma içinde çok net görüyoruz. O ne derse, ne yaparsa ne söylerse doğrudur, her şeyin doğrusunu bilen o dur. Yani rahatsız edici bir teklik anlayışı. Biz ona inanıyoruz, çünkü o gidilen bu kutlu yolda yanlış yapmaz. Eyvallah tabi ki bu ülkenin gittiği her yol kutlu
olmalı. Kutlu yola huzurla, güvenle hep birlikte kardeşçe gitmeliyiz. Birlikte olmalıyız ki acılarımız, sancılarımız daha az olsun kötünün önünde daha güçlü olalım. Birlikte gitmeliyiz ki, geriye bıraktığımız yapı bizden sonrakilerin ufku olsun gücü olsun, azmini şevkini
arttırsın ve desinler ki "çok çalışılmış ve yolunda çok emek harcanmış bir ülke
bıraktı ecdadımız bize bizde bu bayrağı ileri taşıyalım."
Şunu anlamaya çalışıyorum elbette böylesi geniş bir
toplumsal mozaike sahip bir ülkede belki de ortak müşterekleri bulmak gerçekten
çok zor fakat bunu totaliter bir devlet düzeni anlayışıyla yapmak ne kadar
geçerli, oturup biraz bunu taraflar halinde konuşmak lazım.
Bir taraf “benim arkamda %51 var” diyor ve bu güçle
fırtınalar estiriyor. Diğer taraf ne diyor bizde %49’uz aramızda kıl kadar bir
fark var bizde güçlüyüz diyor. Aradaki fark kıl kadar ve biri diğerinden
azımsanacak ve görmezden gelecek kadar değil.
Aslında kopukluk burada başlıyor. Ülkede yaşayan herkes, elbette
aynı yönde düşünmek aynı çerçeveden bakmak zorunda değil. Güçlü bir temsiliyeti
sağlayacak en azından isteklerini birbirne karşı güçlü bir şekilde savunacak, aktaracak
bir yapılanmaya ihtiyaç var.
Bir tarafta biz ne diyorsak o denen güç, iktidar diğer
tarafta “Diktatör, hırsız, tecavüzcü, seni başkan yaptırmayacağız, yargılanacaksın”dan
öteye geçmeyen sadece ağız dolusu hırçınlık sözlerin eleştiri malzemesi olduğu,
“et küfrü, al alkışı” denklemine bağlı hep aynı eleştirel yapılanmanın içinde bir
muhalif kanat. Sesi ancak kendi hoparlerinde çınlayan, kendi sempatizmanı
tarafından bile kabul görmeyen politikalar üreten bir muhalefet.
Hadi mevcut başkan beni temsil etmiyor diyorsun tamam peki üç
muhalif parti liderini bir aklınıza getirin lütfen. Hangisi senin başkanın
olabilir, geçtim hangisi seni temsil ediyor? Kendi fikrini söyleyemeyen,
sufleyi hep dışarıdan alan görünmez iplerle birilerine bağlı günümüz liderleri
mi? Kusura bakmayın bence hiç değil, asla da olamaz. Eğer siz “yanlış
düşünüyorsun bebe” elbette bizi temsil edecek siyasi ve entellektüel kafaya
sahip parti liderlerimiz var diyorsanız görüştür saygı duyarım.
Çok uzattın sadete gel diyorsunuz duydum :) Eğer sesini duyurmak
istiyorsan, bende bu ülkede yaşıyorum ve benimde söz hakkım var diyorsan, bence
önce içinden güçlü bir liderler çıkar. Sufle almayan, sufle veren. Görünür,
görünmez hiçbir ipe bağlı olmayan. Temsil ettiği ya da etmediği halkın ihtiyacı
olan konuları tespit edebilecek bir yapısı bir ekibi olan. Vara, yoğa her
birşeye konuşmayan. Haddini, sınırlarını bilen. Birilerinin parlatmaya
çalışmasına ihtiyaç duymadan kendi ışığıyla önünü ve ülkesini aydınlatan. Ana çatıyı
doğru kuran ve bu çatı altına herkesi toplamasını bilen, bir lider.
Liderin böyle ekibin böyle olursa ancak temsiliyetin olur. Böylelikle,
her zaman masanın etrafında olursun. Çıkan, çıkacak kanunların tek taraflı
çıkmasını önüne geçersin halkının sesi olursun. Herşeye mualif olursan, sana
verilen görevini unutursun. Eğer ülke menfati söz konusuysa sen iktidardan önce
ortaya çık. Her zaman temsil ettiğin halkının yanında ol, ihtiyaçlarını iyi
belirle ve bu ihtiyaçlar karşısında milli
bir duruş sergile. İşte o zaman teraziye
denge gelir. Kaçan kantarın topuzu düzelir. Halka nefes, huzur ve güven gelir.
Eğer bunları yapamıyorsan şimdiden çalışmaya başla. İyi,
eğitimli üzerinde yaşadığı toprağın kendine emanet olduğunu bilen, gelenek ve
göreneklerini yaşamasa da saygısı olan, eğitimli bireyler yetiştirmeye çalış.
Ya ben bir
bireyim ne yapabilirim? Deme!
Sen bir bir grubun, grup bir topluluğun parçası. Birleşen parçalar bir toplumun
hücre yapısıdır. Sonu huzur, mutluluk, kardeşlik ve birlik olan yola doğru... Tembellik etme çalış
Sevgi ve selamla.