Ey yıllarca halka bir umut bile verememiş, halkın içinde olma ve onları tanıma zahmetine bile girmemiş, sürekli umutsuzluk ve karanlık içeren kronik söylemler üzerine siyaset yapıp, üretmeden halka yön göstermeye çalışanlar. Yılların mirası bir gün tükenecek, sahibinin hatırına size oy verenler bugün gelinen durumun hesabını isteyecektir. Yıllar içinde gelinen bu noktanın, siyasi basiretsizliğin, amacına dışına çıkmış ideolojik yaklaşımların toplanma noktası haline gelmenin, halktan ve haktan uzaklaşmanın hesabını soracaktır, buna inanın.
Belki sizde bunu görüyor ve bu nedenle de bu referanduma bu kadar fazla yükleniyorsunuz. Fakat artık çok geç, aymaz politikalar, basiretsiz politikacılar ile gelinen nokta bu. Hamur karılırken, tuzu, suyu unu atılırken yapılan o kadar çağrıya rağmen elini tekneye sokmadan, uzaktan uzağa, “bu maya tutmaz bu ekmek pişmez” diyenler. Keşke o kanun değişikliği görüşmeleri yapılırken orada olsaydınız. Bizim yerimize, varsa yapılması gereken orada söyleseydiniz. Ya da gerçekten neden olumsuz baktığınızı boş laflar dışında sağlam temelleri olan bilgilerle bizlere anlata bilseydiniz.
Bu söylemlerle, bu tavır ve yapıyla bu şekilde giderde, halkın değil de başka yerlerin nabzına göre hareket ederseniz, işiniz gerçekten zor. O size inanmış, sizden umut bekleyen, o alın teri sahipleri, o emekçiler, o halkın efendileri, toprağa eli değenler, o yurdum insanı var ya size unutmayacağınız bir ders verecektir, bunu böyle bilin ve iş işten geçmeden aklınızı başınıza toplayın.
30 Ocak 2017 Pazartesi
26 Ocak 2017 Perşembe
"Evet"te desen "Hayır" da desen oyunu sen kuruyor olacaksın.
Neden “evet”
veya neden “hayır” demeliyiz bunu tartışmak yerine birbirimizi linç edercesine
saldırırsak sonunda kaybeden yine biz oluruz. Bu referandum işini inatlaşarak
sonuçlandırmak yerine makul eleştiri seviyelerinde tartışarak netleşsek mutlak
kazanan biz olacağız. Yoksa özgürce fikrini beyan eden insanları insanlık dışı
yöntem ve söylemlerle günah keçisi haline getirirsek, özlemini duyduğumuz fakat
bu kafayla da asla gidemeyeceğimiz demokrasi kavramında uzaklaşmaya devam
edeceğiz.
Cumhuriyet, hükûmet
başkanının, halk tarafından belli bir süre için ve belirli yetkilerle seçildiği yönetim biçimidir. Burada bir değişiklik olmuyor yani
rejim değişmiyor yine sen gidip seni yönetecek adamı kendin seçeceksin.
Bugüne kadar
ülkemizde sembolik bir Cumhurbaşkanlığı vardı.
Sembolik Cumhurbaşkanlığı: Ülkeyi ve milleti temsil
eden seçilmiş bir kişinin devletin başında bulunmasıdır. Sadece temsil yetkisi
vardır. Çoğu zaman meclis tarafından seçilir (kesin bir kural değildir). Fiili
idare görevi ve sorumluluğu yoktur. Tüm yetkiler başbakandadır.
Bu sistemle etkin bir cumhurbaşkanlığı sistemi getirilmek isteniyor.
Etkin Cumhurbaşkanlığı (Yarı-Başkanlık): Geniş
yetkileri vardır ve başbakan (CB yardımcıları) üzerinde bağlayıcıdır. Genellikle
halk tarafından seçilir.
Peki ne, hangi konular oylanacak? Özetle, sıkmadan şöyle;
- · Yargı yetkisinin, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağına dair hüküm, "Bağımsız ve tarafsız" mahkemelerce kullanılacağı şeklinde değişecek.
- · Milletvekili sayısının 550'den 600'e çıkarılmasını öngörüyor.
- Seçilme yaşını 25'ten 18'e indirilmesini ve askerlikle ilişiği olanların milletvekili adaylığına başvuramamasını öngörüyor.
- · TBMM seçimleri 4 yılda değil, 5 yılda bir yapılacak. Cumhurbaşkanı seçimleri de TBMM seçimleri gibi 5 yılda bir olacak ve seçmenler, iki seçim için aynı gün sandığa gidecek.
- · TBMM'nin görevleri ve yetkileri, "kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak, bütçe ve kesin hesap kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek, para basılmasına ve savaş ilanına karar vermek, milletlerarası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, TBMM üye tam sayısının 5'te 3 çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilanına karar vermek, anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek" olarak sıralanıyor.
- · Buna göre, TBMM, Meclis Araştırması, Genel Görüşme, Meclis Soruşturması ve Yazılı Soru yollarıyla bilgi edinme ve denetleme yetkisini kullanacak. Gensoru, denetleme yetkisinden çıkarılacak.
- · Doğrudan halk tarafından seçilen ve siyasal bir kişilik olan cumhurbaşkanının, partisiyle ilişkisinin kesilmesine dair hükmü yürürlükten kalkacak.
- · Kanunda yapılan düzenlemeyle, Cumhurbaşkanı, "devlet başkanı" sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil edecek, anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını sağlayacak.
- · Cumhurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilecek.
- · Cumhurbaşkanına, seçildikten sonra bir veya daha fazla cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilmesi imkanı tanınacak
- · TBMM, üye tam sayısının 5'te 3 çoğunluğu ile seçimlerin yenilenmesine karar verilebilecek. TBMM genel seçimi ile cumhurbaşkanı seçimi birlikte yapılacak. Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde TBMM genel seçimi ile cumhurbaşkanı seçimi birlikte gerçekleştirilecek.
- · Cumhurbaşkanı; tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinin yanı sıra savaş, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması; anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması; şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde olağanüstü hal (OHAL) ilan edebilecek.
- · Ancak savaş halinde asker kişilerin görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli askeri mahkemeler kurulabilecek.
- · Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun adı, Hakimler ve Savcılar Kurulu şeklinde değişecek. Kurulun üye sayısı 13, daire sayısı 2 olacak. Kurula Adalet Bakanı başkanlık edecek ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı da kurulun tabii üyesi olarak görev yapacak.
- · Kamu idareleri ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçelerle yapılacak.
Sonuç, yukarıda sayılan kanun değişiklikleri ile yetkisi ve gücü arttırılmış halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı, onu denetleyen ve çalışmalarına devam eden ve yine halk tarafından şekillendirilen bir Türkiye Büyük Millet Meclisi.
Velhasıl biraz zaman ayırıp ne değişiyor diye bakmak yeterli aslında. Gerisi, o da sana kalmış, otur tek tek oku, kararı yine sen vereceksin.
Siyasetin kimin
için yapıldığına seçtiğin vekil vasıtasıyla sen karar verirsin. Çok fazla polemige
gerek yok, son 30-40 yıllık Türk siyasi tarihinde çok farklı simaların ve
yapılar geldi geçti. Büyük bir kısmına tanıklık etmiş biri olarak bu köprünün
altından çok su aktı diyebilirim. İnanın bunu samimiyetimle söylüyorum, 1970’leri
1980’leri 2000’leri ve günümüzü görmüş biri olarak çok değiştik ve çokta
değişeceğiz bunu olumlu yönde söylüyorum. Sadece açın o günlerde ülkemizde
neler yaşanmış, kimler neler için savaş vermiş ve bugün o değerleri kimler
savunuyor ya da hayata geçirmiş, okuyun. Okuyun ve o günlerle bugünleri
kıyaslayın. Kronik söylemlerin ne kadar da anlamsız olduğunu göreceksiniz.
Siyaset çok
tehlikeli ve sıkça manevraların yapıldığı bir uğraşı alanıdır. Siyasetçin değil
mantığının sesini dinle.."Evet"te desen "Hayır" da desen oyunu sen kuruyor olacaksın.
7 Ocak 2017 Cumartesi
6 Ocak 2017 Cuma
Birlik olma zamanı
Yeni yıla girdiğimizin ilk gecesi Ortaköy’de yaşanılanları farklı bir dille anlatan bu
makaleyi (1) okumanızı şiddetle tavsiye derim. Komplo teorisi de olsa insanın beyni yanıyor.
Son 1aya baktığımızda, 15 Temmuz’dan sonra yol alamayıp
afallayanlar, toparlanıp yine ülkemize saldırmaya başladılar. Bu aşamada
yapılan şey ülkenin sinir uçlarına dokunup top yekün sinirleri bozup, KAOS
ortamı oluşturmaktır. 15 Temmuz’da olduğu gibi aleni düşman olarak öne
çıktıklarında tepki o kadar korkutmuş olacak ki artık kahpe tuzaklarla, haince
saldırıyor sonra da t*ş*k geçiyorlar.
Artık şunu göz ardı edemeyiz, son yaşananlar gösteriyor ki
birileri olup bitenden ülkenin bir şeyinden bir şekilde hoşnut değil.
Hoşnutsuzluk nedenleri illaki kişinin bakış açısına göre değişir, hatta bir
kesim buna” ne oluyor ki Türkiye’de bunlar kızdıracak” ta diyebilir. Görünen o
ki birilerini kızdıran bir şeyler oluyor ve adamlar bu gidişattan hiç hoşnut
değil, tehlike olarak görüyor. Ülkenin gidişatına geçmiş yıllarda (yapılan
darbelerde) olduğu gibi engel olmak istiyorlar. Bu aşamada sağcısı, solcusu,
inancını kor yaşayanı, inanıp ta daha cool yaşayanı, aşır uçta olmayı sevini,
mütavizi yaşayanı her kim olarak bu ülkede bir figürsek, artık TEK YUMRUK olmak
zamanı. Çok DAHA DİKKATLİ, çok DAHA GÜÇLÜ, çok daha bir vatandaş olmak
zorundayız. Yukarıda da belirttiğim gibi karşıdakiler artık sinsi-hain-kahpe, üst
perdeden çalışan çok maşası bol olan gruplar.
Ben ne yapabilirim ki devlet varken deme; devlet
mücadelesini güvenlik güçleri ile her gün veriyor.
Millet olarak bize düşen
görev;
·
Özellikle sosyal medyada birliğimizi bozacak,
infial yaratacak, yanlış anlaşılacak kaynağın bilmediğimiz paylaşımlardan uzak
durmak,
·
Özgürlüklerimizin bir başkasının özgürlüğüne
dokunduğu noktada biteceğini bilerek “hiç kimse sonsuz özgür değildir” düşüncesiyle
hareket etmek,
·
Devleti aciz, güçsüz, itibarsız göstermek
isteyen söylemlere çok dikkatli yaklaşmak,
·
Yaşadığımız çevrede gördüğümüz ve gerçekten bizi
rahatsız eden, şüphe içeren olayları, durumları en hızlısında ilgili birimlere
bildirmek, diye sıralanabilir.
Derdimiz kimseye şunu yap bunu yap demek değil, sadece “bir
şey yaparken öncesinden biraz daha dikkatli ol” demektir.
Hiç kimse bu ülkenin son neferi yok olmadan bu ülkeyi teslim
alamaz.
Selam ve saygıyla
Ahmet Karaöz
(1)
http://seyler.eksisozluk.com/reina-saldirisindan-yarali-kurtulan-amerikali-jake-raakla-ilgili-beyin-yakan-komplo-teorileri
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)