6 Ocak 2017 Cuma
Birlik olma zamanı
Yeni yıla girdiğimizin ilk gecesi Ortaköy’de yaşanılanları farklı bir dille anlatan bu
makaleyi (1) okumanızı şiddetle tavsiye derim. Komplo teorisi de olsa insanın beyni yanıyor.
Son 1aya baktığımızda, 15 Temmuz’dan sonra yol alamayıp
afallayanlar, toparlanıp yine ülkemize saldırmaya başladılar. Bu aşamada
yapılan şey ülkenin sinir uçlarına dokunup top yekün sinirleri bozup, KAOS
ortamı oluşturmaktır. 15 Temmuz’da olduğu gibi aleni düşman olarak öne
çıktıklarında tepki o kadar korkutmuş olacak ki artık kahpe tuzaklarla, haince
saldırıyor sonra da t*ş*k geçiyorlar.
Artık şunu göz ardı edemeyiz, son yaşananlar gösteriyor ki
birileri olup bitenden ülkenin bir şeyinden bir şekilde hoşnut değil.
Hoşnutsuzluk nedenleri illaki kişinin bakış açısına göre değişir, hatta bir
kesim buna” ne oluyor ki Türkiye’de bunlar kızdıracak” ta diyebilir. Görünen o
ki birilerini kızdıran bir şeyler oluyor ve adamlar bu gidişattan hiç hoşnut
değil, tehlike olarak görüyor. Ülkenin gidişatına geçmiş yıllarda (yapılan
darbelerde) olduğu gibi engel olmak istiyorlar. Bu aşamada sağcısı, solcusu,
inancını kor yaşayanı, inanıp ta daha cool yaşayanı, aşır uçta olmayı sevini,
mütavizi yaşayanı her kim olarak bu ülkede bir figürsek, artık TEK YUMRUK olmak
zamanı. Çok DAHA DİKKATLİ, çok DAHA GÜÇLÜ, çok daha bir vatandaş olmak
zorundayız. Yukarıda da belirttiğim gibi karşıdakiler artık sinsi-hain-kahpe, üst
perdeden çalışan çok maşası bol olan gruplar.
Ben ne yapabilirim ki devlet varken deme; devlet
mücadelesini güvenlik güçleri ile her gün veriyor.
Millet olarak bize düşen
görev;
·
Özellikle sosyal medyada birliğimizi bozacak,
infial yaratacak, yanlış anlaşılacak kaynağın bilmediğimiz paylaşımlardan uzak
durmak,
·
Özgürlüklerimizin bir başkasının özgürlüğüne
dokunduğu noktada biteceğini bilerek “hiç kimse sonsuz özgür değildir” düşüncesiyle
hareket etmek,
·
Devleti aciz, güçsüz, itibarsız göstermek
isteyen söylemlere çok dikkatli yaklaşmak,
·
Yaşadığımız çevrede gördüğümüz ve gerçekten bizi
rahatsız eden, şüphe içeren olayları, durumları en hızlısında ilgili birimlere
bildirmek, diye sıralanabilir.
Derdimiz kimseye şunu yap bunu yap demek değil, sadece “bir
şey yaparken öncesinden biraz daha dikkatli ol” demektir.
Hiç kimse bu ülkenin son neferi yok olmadan bu ülkeyi teslim
alamaz.
Selam ve saygıyla
Ahmet Karaöz
(1)
http://seyler.eksisozluk.com/reina-saldirisindan-yarali-kurtulan-amerikali-jake-raakla-ilgili-beyin-yakan-komplo-teorileri
30 Aralık 2016 Cuma
Uzaydan Dünyayı canlı canlı izlemek ister misiniz? O zaman tıklayın izleyin..
Uzaydan Earth canlı video - Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki Nasa ISS canlı akışı'ndan görüldüğü gibi.
Uluslararası Uzay İstasyonu - ISS - gezegene 240 kilometre yükseklikte yeryüzünü çevreler. İstasyon, NASA astronotlarının yanı sıra Rus Kozmonotları ve Japon, Kanada ve Avrupa astronotlarının karışımı ile mürettebatlı.
Uluslararası Uzay İstasyonunda Nasa video ISS canlı akışı görüldüğü gibi -
Dünyayı gerçek bir astronot görünümü!
Nasa HDEV'in yüksek çözünürlüklü yeryüzü görüntüleme kameralardan uluslararası uzay istasyonuna uzanan yerden gezegen dünyasının ISS akışını yaşayın.
Yarışın yarışın
Yarışın yarışın, birbirinize laf sokmak için bir birinize
b*k atmak için yarışın…
Bir yanda “Müslüman yılbaşı kutlamaz, içki içmez, kumar oynamaz.. Bunlar şöyle bunlar böyle bıdır bıdırları” bunların hepsini alıp bi güzel z*****n
Diğer yanda “Nasıl Müslüman “3 kere hacca”, 5 kere Ümreye” gideceğine bir fakire yardım etse ya.” Bilmem nerede 10 bin bilmem nerede 20 bin bilmem nerede 30 bin ibadethane var da bizde niye 90 bin cami var?”,”14 yaşındaki kız çocuğuna gerdek odası süsleyenler, Çam ağacı süslemeye günah diyorlar.” Bunlar şöyle bunlar böyle, bıdır bıdırlar “bunların hepsini alıp bi güzel z*****n
Ah be ağabeyciğim (bi abicim yazdırmadın ya Word alacağın
olsun), ah be ablacığım sen hiç kendine dönüp bakıyor musun inandığın şey
hürmetine.. Sen bulunmadık hint kumaşı mısın Allahasen?
-Ey Müslüman kardeşim! sen Allah’tan gelen emirleri
gerçekten harfiyen yerine getirip, Allah’ın hoşnut olduğu bir kul olduğuna
inanıyor musun? Sevginle, saygınla, hürmetinle, ahlakınla çevrende “iyi biliriz”
denilen bir Müslüman’sın. İbadet, seninle Allah arasında olan şey ona ben
karışmam sadece yaparsan kazanırsın derim. Sen gerçekten Kuran-ı Kerim’de
yazılanı “anlayarak okuyan” ve burada işaret edilen “yalan söylemeyen,
faize-harama ilişmeyen, içkiden, zinadan, gıybetten,tuzak kurmaktan uzak duran
biri misin? Eğer böyleysen kişi hakkındaki hükmü Allah’ın vereceğini bilir
kardeşine söyleyeceğin sözde, lafta kendini sakınacağını da bilir ona göre
hareket edersin. “Laf atma” yarışına girmez, temsil ettiğin gurubun iyi bir
örneği olmaya çalışırsın. Böyle olmaya çalışarak hem Rabbinin hem de
kardeşlerinin rızasını kazanırsın.
-Ey benim nazmazda gözü, ezanda kulağı olmayan, ramazanda
oruçtan, kurbanda koçtan kaçan dini bayramları yurt içi- yurtdışı tatil fırsatına
çeviren kardeşim :) Dini bilgin olmadığı gibi, “bizim dedemizde hacıydı” diyerek dindeki ölçütünü“ hacı
dedenle, hacı annenle, babaannenle ölçmekten kaçınmayan arkadaşım. Siyasi
düşüncenden dolayı vuracağını yeri şaşırıp, beğenmediğin siyasetçiyi yereceğim
ona sokacağım diye Müslüman kardeşini incittiğinin farkında mısın? Kim senin “içtiğine,
eğlencene, partine, alıyorsan faizine, yaptığın extreme (aşırı) partilerine
karışıyor, bunları yapmana engel oluyor, yapamıyor musun Allah aşkına? Sosyal
medya sağ olsun tüm alem akışlarını aktarıyor walla J Lütfen ya, eğer yaşadığın hayat içinde dini
ögelere yer vermiyorsan, bu tarakta bezin yoksa l inandığın kutsal adına şu
saldırganlığı bırak. Yaptıklarınla, icraatlarınla örnek ol… Ahlaklı, sevilen,
üretken KOÇ gibi (Allah rahmet etsin Mustafa KOÇ gibi) adam ol. Yine içkini iç, alemini yap, faizini
ye, şans oyunlarını oyna, yılbaşını kutla bana ne? Çokta pensilvanya..
Ya eleştirinin dozunu iyi ayarlamak, birbirimizi kırmamak,
nükteyle dert anlatmak, ortak müştereklerde bulaşmak bu kadar mı zor arkadaş.
Laf attığın ya arkadaşındır, ya akrabandır, ya da ailenden biridir. Değilse
zaten çokta tın be abi, gül geç (Ignore et len) yoksay…
Çok boktan geçen bir 2016 yaşadık, çokta umutlu olmadığımız bir
2017 geliyor. Eğer bu salak-saçma kutuplaşma devam ederse ne 17 ne 18 ne de
sonrasında bir bok değişmeyecek, sadece “it dalaşı, o onu yaptı bu bunu yaptı”
olacak. Bizi ayrıştırdığı kadar birbirimizi sevmemizi de sağlayan birçok ortak
müşterek unsur var. Yoksa da bulalım, bulalım da gelecek senelerde
kaybettiğimiz o sevgiyi o huzuru yeniden yakalayalım. Yoksa bu davranışta
gidersek, inanın bizim bizden başka dostumuzun olmadığını yaşayarak anladığımız
günler göreceğiz.
Bir dolu umutla, bir dolu huzurla, sağlık ve sıhhatle nice
nice güzel yıllara..
Topunuzu seviyorum lennnn… Mutlu yıllar hepicüğünüze.
Topunuzu seviyorum lennnn… Mutlu yıllar hepicüğünüze.
19 Aralık 2016 Pazartesi
Avrsaya Tüneli Yarın (20.12.2016) açılıyor
Proje Güzergahı
Kazlıçeşme ile Göztepe arasındaki seyahat süresini önemli ölçüde azaltacak olan Avrasya Tüneli Projesi, Boğaz’ı geçen mevcut iki köprüyle bağlantılı olarak planlandı. Proje üç bölümden oluşuyor:
Avrupa yakası
Kazlıçeşme’den Sarayburnu’na devam eden Kennedy Caddesi üzerindeki U-dönüşü, alt geçit olarak ve engellilerin erişimine uygun hemzemin geçit olarak inşa edilecek. Toplam uzunluğu yaklaşık 5.4 km olan mevcut yolun tamamı genişletilerek 2x3 ve 3x2 şeritten 2x4 şeride çıkarılacak.
Boğaz geçişi
İstanbul Boğazı'nda deniz tabanının altından geçen 5.4 kilometre uzunluğunda iki katlı tünel inşa edilecek. Her katta çift şerit yer alacak. Batı girişinde bir paralı geçiş gişesi ve işletme binası, tünelin her iki ucunda havalandırma bacaları yer alacak.
Anadolu yakası
Göztepe'ye ulaşan D100 yolu üzerinde, 2 adet köprülü kavşak ve engellilerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde modernizasyonları da dâhil olmak üzere yaya üst geçidi inşa edilecek. Yaklaşık 3.8 kilometre uzunluğundaki yol genişletilerek 2x3 ve 2x4 şeritten 2x4 ve 2x5 şeride çıkarılacak.
Avrasya Tüneli Projesi, 285 milyon 121 bin 188 Amerikan Doları tutarında özkaynak, 960 milyon Amerikan Doları tutarında kredi kullanılarak, toplam 1 milyar 245 milyon 121 bin 188 Amerikan Doları yatırımla 55 ayda tamamlanacak.
Boğaz geçişi tünelinde sadece bu projeye özel olarak tasarlanan TBM (Tunnel Boring Machine – Tünel Kazma Makinesi) kullanıldı.
Tünel Kazma Makinesi, bentonit bulamacı kullanan tünel açma makineleri arasında 11 bar değerindeki işletme basıncı ile dünyada 2’inci sırada, 13,7 metre kazı çapı ile dünyada 6’ncı sırada yer alıyor.
Anadolu yakasından başlayacak olan tünel inşaatı, Tünel Kazma Makinesi’nin deniz tabanının yaklaşık 25 metre altından toprağı kazarak ve iç çeperleri oluşturarak ilerlemesi sonucunda 22
Ağustos 2016 tarihinde Avrupa yakasında tamamlandı.
Tünel Kazma Makinesi’nin günlük ilerleme hızı ortalama 8-10 metredir.
Tünel yalnızca hafif araçların (otomobiller, minibüsler) kullanımına izin verilecek şekilde tasarlandı. Ağır taşıtlar, iki tekerlekli araçlar (motosiklet, bisiklet) ve yayalar tünelden faydalanamayacaklar.
Boğaz geçişinin dışında kalan bağlantı tünellerinin inşası NATM (New Austrian Tunnel Method – Yeni Avusturya Tünel Yöntemi) yöntemiyle gerçekleştirildi.
Projenin tünel bölümü dışında kalan, her iki yakadaki genişletilen yaklaşım yolları ve iyileştirilen kavşaklar, inşaatın tamamlanmasıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devredilecek.
Avrasya Tüneli İşletme İnşaat ve Yatırım A.Ş. (ATAŞ), 24 yıl 5 ay süreyle işletim ve bakımından sorumlu olacağı tüneli, bu sürenin sonunda T.C. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü’ne (AYGM) devredecek.
Kazlıçeşme ile Göztepe arasındaki seyahat süresini önemli ölçüde azaltacak olan Avrasya Tüneli Projesi, Boğaz’ı geçen mevcut iki köprüyle bağlantılı olarak planlandı. Proje üç bölümden oluşuyor:
Avrupa yakası
Kazlıçeşme’den Sarayburnu’na devam eden Kennedy Caddesi üzerindeki U-dönüşü, alt geçit olarak ve engellilerin erişimine uygun hemzemin geçit olarak inşa edilecek. Toplam uzunluğu yaklaşık 5.4 km olan mevcut yolun tamamı genişletilerek 2x3 ve 3x2 şeritten 2x4 şeride çıkarılacak.
Boğaz geçişi
İstanbul Boğazı'nda deniz tabanının altından geçen 5.4 kilometre uzunluğunda iki katlı tünel inşa edilecek. Her katta çift şerit yer alacak. Batı girişinde bir paralı geçiş gişesi ve işletme binası, tünelin her iki ucunda havalandırma bacaları yer alacak.
Anadolu yakası
Göztepe'ye ulaşan D100 yolu üzerinde, 2 adet köprülü kavşak ve engellilerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde modernizasyonları da dâhil olmak üzere yaya üst geçidi inşa edilecek. Yaklaşık 3.8 kilometre uzunluğundaki yol genişletilerek 2x3 ve 2x4 şeritten 2x4 ve 2x5 şeride çıkarılacak.
Avrasya Tüneli Projesi, 285 milyon 121 bin 188 Amerikan Doları tutarında özkaynak, 960 milyon Amerikan Doları tutarında kredi kullanılarak, toplam 1 milyar 245 milyon 121 bin 188 Amerikan Doları yatırımla 55 ayda tamamlanacak.
Boğaz geçişi tünelinde sadece bu projeye özel olarak tasarlanan TBM (Tunnel Boring Machine – Tünel Kazma Makinesi) kullanıldı.
Tünel Kazma Makinesi, bentonit bulamacı kullanan tünel açma makineleri arasında 11 bar değerindeki işletme basıncı ile dünyada 2’inci sırada, 13,7 metre kazı çapı ile dünyada 6’ncı sırada yer alıyor.
Anadolu yakasından başlayacak olan tünel inşaatı, Tünel Kazma Makinesi’nin deniz tabanının yaklaşık 25 metre altından toprağı kazarak ve iç çeperleri oluşturarak ilerlemesi sonucunda 22
Ağustos 2016 tarihinde Avrupa yakasında tamamlandı.
Tünel Kazma Makinesi’nin günlük ilerleme hızı ortalama 8-10 metredir.
Tünel yalnızca hafif araçların (otomobiller, minibüsler) kullanımına izin verilecek şekilde tasarlandı. Ağır taşıtlar, iki tekerlekli araçlar (motosiklet, bisiklet) ve yayalar tünelden faydalanamayacaklar.
Boğaz geçişinin dışında kalan bağlantı tünellerinin inşası NATM (New Austrian Tunnel Method – Yeni Avusturya Tünel Yöntemi) yöntemiyle gerçekleştirildi.
Projenin tünel bölümü dışında kalan, her iki yakadaki genişletilen yaklaşım yolları ve iyileştirilen kavşaklar, inşaatın tamamlanmasıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devredilecek.
17 Haziran 2016 Cuma
Kalplerdeki Mühür
"Belediye zabıtalarının, fırınları teftiş ettiğini ve fırınların sağlıklı üretim yapıp yapmadıklarını kontrol ettiklerini farz ediyoruz. Zabıtalar, birçok temiz ve kanunlara uygun üretim yapan fırını gezdikten sonra, son derece pis, içinde böceklerin yuva yaptığı ve son derece sağlıksız şartlarda üretim yapan bir fırına girmiş olsunlar. Belediye memurlarının burada yapacağı iş; üretim yapmaya elverişli olmayan bu fırını kapatmak ve mühürlemektir.
Acaba zabıtalar fırını mühürlediğinde, fırın sahibi diyebilir mi ki; “Fırını mı zabıtalar mühürledi, ekmek çıkaramama suçum onlara aittir.” Elbette diyemez. Evet, fırını zabıtalar mühürlemiştir, bu doğrudur, ancak fırının mühürlenmesine sebep olacak işleri kendisi işlemiştir. Fırınını temizlememiş ve sağlık şartlarını yerine getirmemiştir. Yani zabıtaların mühürleme fiili, fırıncının kötü ahlakına bağlıdır. Eğer fırıncı dükkânını temiz tutsaydı bu mühürleme olmayacaktı. Zaten zabıtaların da fırıncılara bir garezi yok, zira birçok fırın mühürlenmemiş bir şekilde işlerini yapmaktadır.
Sözün özü; fırını her ne kadar zabıtalar mühürlemiş olsa da, suçlu ve sorumlu fırıncıdır."
Şimdi birde şu ayeti hatırlayalım ve bu kafayla yorumlalayım.
“Sen inkâr edenleri korkutsan da, korkutmasan da birdir. Onlar iman etmezler. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Ve gözlerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.” (Bakara Suresi, 2/6-7)
11 Haziran 2016 Cumartesi
Yolun sonu nereye?
Ülkenin içinde geçtiği yaşadığımız günlere baktığımızda dengelerin
iyice kaydığı toplumdaki kutuplaşmanın dik boyuta çıktığını görüyorum. Bir
tarafta, otarite ve baskı dozunu oldukça arttırmış başında RTE olmak üzere siyasal
bir iktidar diğer tarafta başı boş kalmış hiçbir etkisi kalmamış muhalefet. Ve
diğer tarafta hem vatanına hem kendisine hemde sözüm ona davasına ihanet etmiş halktan
aldığı gücü kaybedip sırtını dağa yaslamış etnik bir parti.
İşin iktidar kısmına hiç girmek istemesem de toplum olarak
hiç beceremediğimiz şartsız, koşulsuz ve eleştirisiz sevme işini maalesef bu
yapılanma içinde çok net görüyoruz. O ne derse, ne yaparsa ne söylerse doğrudur, her şeyin doğrusunu bilen o dur. Yani rahatsız edici bir teklik anlayışı. Biz ona inanıyoruz, çünkü o gidilen bu kutlu yolda yanlış yapmaz. Eyvallah tabi ki bu ülkenin gittiği her yol kutlu
olmalı. Kutlu yola huzurla, güvenle hep birlikte kardeşçe gitmeliyiz. Birlikte olmalıyız ki acılarımız, sancılarımız daha az olsun kötünün önünde daha güçlü olalım. Birlikte gitmeliyiz ki, geriye bıraktığımız yapı bizden sonrakilerin ufku olsun gücü olsun, azmini şevkini
arttırsın ve desinler ki "çok çalışılmış ve yolunda çok emek harcanmış bir ülke
bıraktı ecdadımız bize bizde bu bayrağı ileri taşıyalım."
Şunu anlamaya çalışıyorum elbette böylesi geniş bir
toplumsal mozaike sahip bir ülkede belki de ortak müşterekleri bulmak gerçekten
çok zor fakat bunu totaliter bir devlet düzeni anlayışıyla yapmak ne kadar
geçerli, oturup biraz bunu taraflar halinde konuşmak lazım.
Bir taraf “benim arkamda %51 var” diyor ve bu güçle
fırtınalar estiriyor. Diğer taraf ne diyor bizde %49’uz aramızda kıl kadar bir
fark var bizde güçlüyüz diyor. Aradaki fark kıl kadar ve biri diğerinden
azımsanacak ve görmezden gelecek kadar değil.
Aslında kopukluk burada başlıyor. Ülkede yaşayan herkes, elbette
aynı yönde düşünmek aynı çerçeveden bakmak zorunda değil. Güçlü bir temsiliyeti
sağlayacak en azından isteklerini birbirne karşı güçlü bir şekilde savunacak, aktaracak
bir yapılanmaya ihtiyaç var.
Bir tarafta biz ne diyorsak o denen güç, iktidar diğer tarafta “Diktatör, hırsız, tecavüzcü, seni başkan yaptırmayacağız, yargılanacaksın”dan öteye geçmeyen sadece ağız dolusu hırçınlık sözlerin eleştiri malzemesi olduğu, “et küfrü, al alkışı” denklemine bağlı hep aynı eleştirel yapılanmanın içinde bir muhalif kanat. Sesi ancak kendi hoparlerinde çınlayan, kendi sempatizmanı tarafından bile kabul görmeyen politikalar üreten bir muhalefet.
Hadi mevcut başkan beni temsil etmiyor diyorsun tamam peki üç
muhalif parti liderini bir aklınıza getirin lütfen. Hangisi senin başkanın
olabilir, geçtim hangisi seni temsil ediyor? Kendi fikrini söyleyemeyen,
sufleyi hep dışarıdan alan görünmez iplerle birilerine bağlı günümüz liderleri
mi? Kusura bakmayın bence hiç değil, asla da olamaz. Eğer siz “yanlış
düşünüyorsun bebe” elbette bizi temsil edecek siyasi ve entellektüel kafaya
sahip parti liderlerimiz var diyorsanız görüştür saygı duyarım.
Çok uzattın sadete gel diyorsunuz duydum :) Eğer sesini duyurmak
istiyorsan, bende bu ülkede yaşıyorum ve benimde söz hakkım var diyorsan, bence
önce içinden güçlü bir liderler çıkar. Sufle almayan, sufle veren. Görünür,
görünmez hiçbir ipe bağlı olmayan. Temsil ettiği ya da etmediği halkın ihtiyacı
olan konuları tespit edebilecek bir yapısı bir ekibi olan. Vara, yoğa her
birşeye konuşmayan. Haddini, sınırlarını bilen. Birilerinin parlatmaya
çalışmasına ihtiyaç duymadan kendi ışığıyla önünü ve ülkesini aydınlatan. Ana çatıyı
doğru kuran ve bu çatı altına herkesi toplamasını bilen, bir lider.
Liderin böyle ekibin böyle olursa ancak temsiliyetin olur. Böylelikle,
her zaman masanın etrafında olursun. Çıkan, çıkacak kanunların tek taraflı
çıkmasını önüne geçersin halkının sesi olursun. Herşeye mualif olursan, sana
verilen görevini unutursun. Eğer ülke menfati söz konusuysa sen iktidardan önce
ortaya çık. Her zaman temsil ettiğin halkının yanında ol, ihtiyaçlarını iyi
belirle ve bu ihtiyaçlar karşısında milli
bir duruş sergile. İşte o zaman teraziye
denge gelir. Kaçan kantarın topuzu düzelir. Halka nefes, huzur ve güven gelir.
Eğer bunları yapamıyorsan şimdiden çalışmaya başla. İyi,
eğitimli üzerinde yaşadığı toprağın kendine emanet olduğunu bilen, gelenek ve
göreneklerini yaşamasa da saygısı olan, eğitimli bireyler yetiştirmeye çalış.
Ya ben bir bireyim ne yapabilirim? Deme!
Sen bir bir grubun, grup bir topluluğun parçası. Birleşen parçalar bir toplumun hücre yapısıdır. Sonu huzur, mutluluk, kardeşlik ve birlik olan yola doğru... Tembellik etme çalış
Ya ben bir bireyim ne yapabilirim? Deme!
Sen bir bir grubun, grup bir topluluğun parçası. Birleşen parçalar bir toplumun hücre yapısıdır. Sonu huzur, mutluluk, kardeşlik ve birlik olan yola doğru... Tembellik etme çalış
Sevgi ve selamla.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)