7 Ağustos 2013 Çarşamba

Bayram


Harç bitti yapı paydos :)
Geldik bir Ramazanın daha sonuna yarın bayram.
En azından bu üç gün çok güzel geçsin.
Her şeyi ama her şeyi kötülük adına kalbimize ağır gelen her şeyi (küslük, öfke,nefret her neyse o kalbimizin üstünde ağır duran şey) bir kenara bırakıp kendimiz ve çevremizdekiler için çok ama çok güzel geçirmeye gayret edeceğimiz 3 gün.
Her ne kadar eski değeri olmasa da bayram güzeldir. Değersiz olan bayram değil sakın yanlış anlamayın bizim bayramlara atfettiğimiz değerin düşüyor olmasıdır.
Aslında birbirimizi hatırlamamızın en güzel göstergesi değil miydi bayramlar. Uzaklarda kalan eş, dost arkadaş veya akrabanın birbirini hatırladığı günler. Hal hatır sorduğu, gelip görüşüp kaynaştığı, hemhal olduğu zamanlar dı bayramlar. Şimdi bayramların nasıl olduğunu nasıl geçtiğini anlatmak istemiyorum.
Şimdi yerini sms’in aldığı bayram tebriklerini hatırlıyorumJ Gönderilecek kişiye göre bayram kartları alınır ve bu kartlara kısa mesajlar yazılır ve postaneden postalanırdı. Aynısı karşıdan size gelirdi.
Bayram gelişi ayrı bir güzellikken bayramın kendisi ayrı bir güzeldi. Bayramlıklar alınır o gece sabah olması için dualar edilirdi. Sabah olsun ki yeni alınan o gıcır gıcır ayakkabı, pantolon ya da gömlek  giyilsin istenirdi. O zamanın yokluğumuydu onları bu kadar değerli yapan yoksa bize daha mı farklı geliyordu her şey bilemedim. Bayram için alınan ayakkabımın baş ucumda yattığımı hatırlarım.
Her zaman bayrama güzel girilmez bazen sorunlar olabilirdi fakat anne ve babalarımız bunu bize hissettirmemek için elinden gelini yaparlardı.
-              Önce çocuklara bir şeyler alalım hanım, benim geçen yıl ( en az 3 yıl öncedir o) aldığım ayakkabı temiz hala, ben onları giyerim.
-              Tamam bey, bende zaten annem kumaş getirmişti ondan bir bluz diki veririm .

Çocukluğumdan şöyle bir şey hatırlıyorum. Sanırım babamın işleri o zamanlar iyi gitmiyordu ve bize bayramlık alamayacaklardı. Babam ile annemin konuşmadan anlaştıkları dönemler (bir bakış yeter hacı J neyse).  Biz dört kardeşiz annem inanın iki gecede 4 erkek çocuğuna aldığı iplerden 4 kazak örmüş ve diğer bir şeylerle bizi bayrama hazırlamışlardı.

Bayram, bayramlar güzeldir.

Sabah bayram namazı için camiye gitmek zor gelse de namaz bittikten sonra eve kahvaltıya koşmak ayrı bir güzellikti. Fırından sıcak ekmekler alınır hep birlikte sofraya. Biz camideyken o sofra tüm ihtişamıyla hazırlanır Allah ne  verdiyse konulurdu sofraya. Tüm tayfa aynı evde aynı sofrada, curcuna.

Sonra bayramlaşma ve ödeme alma vakti. Bakalım alınacak bayram harçlığı geçen bayramın üstünde mi? Bayram harçlığına zam var mı?

Sonra sokağa çıkıp mantar, çatapat, torpil, kızkaçıran alıp ortalığı şenlik alanına  çevirmek gibi eylemlerimiz vardı. (Hoş şimdi bunların daha gerçekleri ile sokaklar caddeler her gün bu havada ya neyyyyse)
Hatta bir bayram sabahı mantarla oyun yapacağız diye acayip bir kaza bile geçirdiğimi hatta ölümden döndüğümü hatırlıyorum. Fenaydı ?

Komşular gelirdi. Bakın komşular derken aynı apartmandaki amca ve teyzeler değil aynı sokak üzerinde bilmem kaçıncı evden bilmem kaçıncı eve kadar komşular, yok öyle. Komşu iyi gün dostu olduğundan daha çok, kötü gün dostuydu ve bu öyle güçlü bir dostluktu ki temelinde güven vardı. Kimse kimseyi başka görmezdi.
 Bugün nasıl diye sormayalım isterseniz.
Dedim ya yokluk muydu, güven miydi, saygı mıydı? Bayramları bu kadar güzel ve bir arada yapan bilmiyorum.
Sadece bu önümüzdeki 3 gün o eski bayramlar tadında yaşayabiliyor olsak. Sonra yine o çağdaş, kentli, modern hayatımıza geri dönsek. Kendimize çok mu kötülük yapmış oluruz. Ne yapmamız gerektiğini artık ben söylemeyeyim.
Bayramınız bayram olsun dileklerimle,

Hiç yorum yok: