Harç bitti yapı paydos :)
Geldik bir Ramazanın daha sonuna yarın bayram.
En azından bu üç gün çok güzel geçsin.
Her şeyi ama her şeyi kötülük adına kalbimize ağır gelen her
şeyi (küslük, öfke,nefret her neyse o kalbimizin üstünde ağır duran şey) bir
kenara bırakıp kendimiz ve çevremizdekiler için çok ama çok güzel geçirmeye
gayret edeceğimiz 3 gün.
Her ne kadar eski değeri olmasa da bayram güzeldir. Değersiz
olan bayram değil sakın yanlış anlamayın bizim bayramlara atfettiğimiz değerin
düşüyor olmasıdır.
Aslında birbirimizi hatırlamamızın en güzel göstergesi değil
miydi bayramlar. Uzaklarda kalan eş, dost arkadaş veya akrabanın birbirini
hatırladığı günler. Hal hatır sorduğu, gelip görüşüp kaynaştığı, hemhal olduğu
zamanlar dı bayramlar. Şimdi bayramların nasıl olduğunu nasıl geçtiğini anlatmak
istemiyorum.
Şimdi yerini sms’in aldığı bayram tebriklerini hatırlıyorumJ Gönderilecek kişiye
göre bayram kartları alınır ve bu kartlara kısa mesajlar yazılır ve postaneden
postalanırdı. Aynısı karşıdan size gelirdi.
Bayram gelişi ayrı bir güzellikken bayramın kendisi ayrı bir
güzeldi. Bayramlıklar alınır o gece sabah olması için dualar edilirdi. Sabah
olsun ki yeni alınan o gıcır gıcır ayakkabı, pantolon ya da gömlek giyilsin istenirdi. O zamanın yokluğumuydu
onları bu kadar değerli yapan yoksa bize daha mı farklı geliyordu her şey bilemedim.
Bayram için alınan ayakkabımın baş ucumda yattığımı hatırlarım.
Her zaman bayrama güzel girilmez bazen sorunlar olabilirdi
fakat anne ve babalarımız bunu bize hissettirmemek için elinden gelini
yaparlardı.
- Önce
çocuklara bir şeyler alalım hanım, benim geçen yıl ( en az 3 yıl öncedir o) aldığım
ayakkabı temiz hala, ben onları giyerim.
- Tamam bey,
bende zaten annem kumaş getirmişti ondan bir bluz diki veririm .
Çocukluğumdan şöyle bir şey hatırlıyorum. Sanırım babamın
işleri o zamanlar iyi gitmiyordu ve bize bayramlık alamayacaklardı. Babam ile annemin
konuşmadan anlaştıkları dönemler (bir bakış yeter hacı J neyse). Biz dört kardeşiz annem inanın iki gecede 4
erkek çocuğuna aldığı iplerden 4 kazak örmüş ve diğer bir şeylerle bizi bayrama
hazırlamışlardı.
Bayram, bayramlar güzeldir.
Sabah bayram namazı için camiye gitmek zor gelse de namaz
bittikten sonra eve kahvaltıya koşmak ayrı bir güzellikti. Fırından sıcak
ekmekler alınır hep birlikte sofraya. Biz camideyken o sofra tüm ihtişamıyla
hazırlanır Allah ne verdiyse konulurdu
sofraya. Tüm tayfa aynı evde aynı sofrada, curcuna.
Sonra bayramlaşma ve ödeme alma vakti. Bakalım alınacak
bayram harçlığı geçen bayramın üstünde mi? Bayram harçlığına zam var mı?
Sonra sokağa çıkıp mantar, çatapat, torpil, kızkaçıran alıp
ortalığı şenlik alanına çevirmek gibi
eylemlerimiz vardı. (Hoş şimdi bunların daha gerçekleri ile sokaklar caddeler
her gün bu havada ya neyyyyse)
Hatta bir bayram sabahı mantarla oyun yapacağız diye acayip
bir kaza bile geçirdiğimi hatta ölümden döndüğümü hatırlıyorum. Fenaydı ?
Komşular gelirdi. Bakın komşular derken aynı apartmandaki
amca ve teyzeler değil aynı sokak üzerinde bilmem kaçıncı evden bilmem kaçıncı
eve kadar komşular, yok öyle. Komşu iyi gün dostu olduğundan daha çok, kötü gün
dostuydu ve bu öyle güçlü bir dostluktu ki temelinde güven vardı. Kimse kimseyi
başka görmezdi.
Bugün nasıl diye
sormayalım isterseniz.
Dedim ya yokluk muydu, güven miydi, saygı mıydı? Bayramları
bu kadar güzel ve bir arada yapan bilmiyorum.
Sadece bu önümüzdeki 3 gün o eski bayramlar tadında yaşayabiliyor
olsak. Sonra yine o çağdaş, kentli, modern hayatımıza geri dönsek. Kendimize
çok mu kötülük yapmış oluruz. Ne yapmamız gerektiğini artık ben söylemeyeyim.
Bayramınız bayram olsun dileklerimle,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder