17 Mayıs 2013 Cuma

'Dünyanın En Değerli 500 Markası – Global 500 2013''

Uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance'in yaptığı marka araştırması sonucunda dünyanın en değerli 500 markası belirlendi. Apple, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da listede ilk sırada yer aldı. Geçen yıla göre,marka değerini yaklaşık 17 milyar dolar artıran ve 87,3 milyar dolarlık marka değerine ulaşan Apple'ı, Samsung ve Google takip etti. Türk markaları ise geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ilk 500'e giremedi.

Uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance tarafından hazırlanan ''Dünyanın En Değerli 500 Markası – Global 500 2013'' çalışması sonuçlandı.

Geçen yıl da dünyanın en değerli markası olan Apple, bu yıl marka değerini yaklaşık 17 milyar dolar artırarak, listede yine ilk sırada yer aldı. Geçen yıl 70,6 milyar dolarlık marka değerine sahip olan ve bu değeri 2013'te 87,3 milyar dolara yükselten Apple, böylece iki yıl üst üste dünyanın en değerli markası olma başarısını gösterdi.

Geçen yılki listede 38 milyar dolarlık marka değeriyle 6. sırada yer alan Güney Koreli Samsung, bu yıl önemli bir yükseliş göstererek 59 milyar dolara yakın marka değeri ile ikinci sırayı aldı. Samsung'u ise geçen yılın ikincisi Google takip etti.

Geçen yıl 47,5 milyar dolarlık marka değerine sahip olan Google, bu yıl değerini yaklaşık 5 milyar dolar artırsa da listede yine de bir basamak düşmekten kurtulamadı. Türk markaları ise geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ilk 500'e giremedi.

En değerli 20 marka

Sıra Marka İşkolu Ülke Marka Değeri(milyon $)

1 Apple Teknoloji ABD 87,304

2 Samsung Muhtelif G. KORE 58,771

3 Google Teknoloji ABD 52,132

4 Microsoft Teknoloji ABD 45,535

5 Walmart Perakende ABD 42,303

6 IBM Teknoloji ABD 37,721

7 General Electric Muhtelif ABD 37,161

8 Amazon Teknoloji ABD 36,788

9 Coca Cola İçecek ABD 34,205

10 Verizon Telekomünikasyon ABD 30,729

11 AT&T Telekomünikasyon ABD 30,406

12 Shell Petrol HOLLANDA 29,752

13 Vodafone Telekomünikasyon İNGİLTERE 27,009

14 Wells Fargo Banka ABD 26,044

15 Toyota Otomobil JAPONYA 25,979

16 NTT Telekomünikasyon JAPONYA 25,602

17 Volkswagen Otomobil ALMANYA 23,666

18 Home Depot Perakende ABD 23,423

19 Chase Banka ABD 23,408

20 China Mobile Telekomünikasyon HONG KONG 23,29621 02 2013


Türk markaları neden yok?

Global 500 listesinde geçen yıl olduğu gibi bu yıl da hiçbir Türk markasının yer almaması dikkat çekiyor. Brand Finance Türkiye Direktörü Muhterem İlgüner, konuya dair şunları söylüyor: "Türk markaları, değer olarak, 2 milyar dolar sınırını henüz aşmaya başladılar. Olumlu gidişatın sürmesi durumunda, önümüzdeki yıllarda Türk markalarını da listede görmek mümkün olacaktır."

Ülkeler sıralamasında ABD açık ara önde Global 500 listesine en çok marka sokan ülke 184 marka ile ABD oldu. ABD'yi 49 markayla Japonya ve 33 markayla Almanya takip ediyor.

En değerli 500 markanın ülkelere göre sıralanışı:

Ülke Listede Marka Sayısı

ABD 184
Japonya 49
Almanya 33
İngiltere 31
Fransa 31
Çin 20
İsviçre 19
G. Kore 13
Kanada 12
İspanya 10
Hollanda 10
İtalya 9
Rusya 8
Avustralya 8
İsveç 7
Brezilya 7
Hindistan 6
Hong Kong 4
Meksika 4
Norveç 3
Singapur 3
Malezya 2
B. Arap Emirlikleri 2
Danimarka 2
G. Afrika 1
Lüksemburg 1
Avusturya 1
S. Arabistan 1
Finlandiya 1
Tayvan 1
Şili 1
Portekiz 1
Tayland 1

Markalar yenilenmeye hız verdi

Değerlendirme sonuçlarına dair yorumlarda bulunan Brand Finance CEO'su David Haigh ekonomik belirsizlikler nedeniyle tüketicilerin markalardan beklentilerinin arttığını belirtti ve ekledi: "Bu nedenle marka sahipleri, yenileşme çabalarına hız verirken ürün ve hizmetlerinin değer içermesine daha çok özen gösteriyor.

Oscar'ı hak ediyor muyuz?


Duralım! Biraz düşünelim ..
Hayat denilen filmde senaryoyu anlayabildik mi acaba?
Senaristin kim olduğunu sorduk mu kendimize?
Hayatta bize verilen rolü nasıl oynuyoruz? Başarılı mıyız?
Filmin türü ne olursa olsun bu filmin başrol oyuncunun biz olduğumuzu anlayabildik mi?
Esas kız, esas oğlan mıyız? Yoksa film gereği filmi kötü yapmaya uğraşan figüranlardan biri mi olmaya çalışıyoruz?
Senaryo harici doğaçlamaları doğru yerde doğru zamanda yapabiliyor muyuz?
Esas kendimize soracağımız soru OSCAR’ı hak ediyor muyuz?


Tamam kaldığımız yerden devam edebiliriz!

26 Nisan 2013 Cuma

Ahmet Kaya


Üzerine çok şey söylenebilir fakat bence izlemek daha güzel. 

 
 
 
Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Umarım bu blogta yayınlanmasına kızmazlar.

Herşeyde bir hayır var



Her İşte Bir Hayır Vardır !

Bir zamanlar Afrika'daki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan itbaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü. Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının, ister iyi olsun ister kötü, her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi:
"Bunda da bir hayır var!"

Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıktılar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfeği geriye doğru patladı ve kralın baş parmağı koptu. Durumu gören arkadaşı her zamanki sözünü söyledi:

"Bunda da bir hayır var!"

Kral acı ve öfkeyle bağırdı: "Bunda hayır filan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu?" Ve sonra da kızgınlığı geçmediği için arkadaşını zindana attırdı.

Bir yıl kadar sonra, kral insan yiyen kabilelerin yaşadığı ve aslında uzak durması gereken bir bölgede birkaç adamıyla birlikte avlanıyordu. Yamyamlar onları ele geçirdiler ve köylerine götürdüler. Ellerini, ayaklarını bağladılar ve köyün meydanına odun yığdılar. Sonra da odunların ortasına diktikleri direklere bağladılar. Tam odunları tutuşturmaya geliyorlardı ki, kralın başparmağının olmadığını farkettiler. Bu kabile, batıl inançları nedeniyle uzuvlarından biri eksik olan insanları yemiyordu. Böyle bir insanı yedikleri takdirde başlarına kötü şeyler geleceğine inanıyorlardı. Bu korkuyla, kralı çözdüler ve salıverdiler. Diğer adamları ise pişirip yediler.

Sarayına döndüğünde, kurtuluşunun kopuk parmağı sayesinde gerçekleştiğini anlayan kral, onca yıllık arkadaşına reva gördüğü muameleden dolayı pişman oldu. Hemen zindana koştu ve zindandan çıkardığı arkadaşına başından geçenleri bir bir anlattı.

"Haklıymışsın!" dedi. "Parmağımın kopmasında gerçekten de bir hayır varmış. İşte bu yüzden, seni bu kadar uzun süre zindanda tuttuğum için özür diliyorum. Yaptığım çok haksız ve kötü bir şeydi." "hayır" diye karşılık verdi arkadaşı.

"Bunda da bir hayır var."

"Ne diyorsun Allah aşkına?" diye hayretle bağırdı kral.

"Bir arkadaşımı bir yıl boyunca zindanda tutmanın neresinde hayır olabilir."

"Düşünsene, ben zindanda olmasaydım, seninle birlikte avda olurdum, değil mi? Ve sonrasını düşünsene?"
 

25 Nisan 2013 Perşembe

Biraz SABIR

Ne garip bir dünyada yaşıyoruz.arkadaş, eğer sen karşındaki gibi düşünüyorsan ya da ona yakın (hayat tarzında) yaşayabiliyorsan süper, yok azıcık bi değişikliğin varsa yandın. Kimileri giyindiğine, kimileri yediğine, kimileri içtiğine, konuştuğuna yazdığına karışır ya da karşı çıkar. Daha sıkıntılısını arıyorsanız o da var (zaten asıl kızdığım da bu!). Sen adamlar gibi düşünmüyor tahammül yok vur abalıya... "Tahammül" kelimesi bu abilerin ya da ablaların lugatında yok. Hele sen kültür ya da eğitim seviyesi olarak geride isen (kültürüde tartışırım, eğitimide) vay haline abi.
A bu ne ya adam Müslüm dinliyor.
-Dinler

-Heyy o nasıl gömlekti ya kızım çok fenaydı hani aa a..
Sanane, sana ne

-Dindar yaşamaya çalışıyormuş sana ne? İçiyor, alemlere akıyormuş bana ne? Facebook'ta özlü söz, dini içerikli yazı en acılısından şarkılar paylaşıyormuş kime ne? İki kelime ile üçüncüsünü bir araya getirip bir cümle bile kuramıyormuş. Kuramasın ...
Biraz saygı biraz tahammül... Eğer karşındaki kişi senin özgürlüğüne engel olacak fiili bir eylem tavır ve hareket içine girmediği sürece Biraz SABIR ......

45 ten geri bakarken

Yaşanan dünler bir rüya tadında zihnin bir köşesinde  yerini almıştır. Sanki uyumuş, uyanmışsın da bugün oluvermiş. Oysa rüya gibi geçen onca zaman kimi için yirmi, kimi için otuz, kimi içinse daha fazladır da anca fark edilir.

Oyuncaklarınla, arkadaşlarınla oynadığın, ilkokula başladığın günler daha dün gibi değil midir?
Orta öğretim, lise zamanları, ilk olarak yapmaya başladığın şeyler... Her anı beraber yaşayacağın sandığın sonrada bir anı olan o ilk aşklar...Şimdi bir rüya tadında hafızada yerlerini almıştır artık. 

O kadar çabuk ilerler ki zaman, dünya seni içine öyle alır ki, gözlerin  hiç bir şeyi göremez. 

Çocukluktan delikanlılığa geçiş aslında o kadar hızlı olur ki, birden sesin kalınlaşır, vücut değişir, davranışlar ve tepkiler farklılaşır. Ne oluyoruz demeden yaşamaya başladığın dünyanın içinde her şey değişir. Doğru sandıkların, güçlü bildiklerin, görmeden inandıkların, görerek inandıkların hepsi bir farklıdır artık. Bir sorgu, bir heyecan, bir baş kaldırış öncesinden farklı bir duruş.

Artık yönünü söyleyen birileri olsa da bazen nereye gideceğine karar vermeye başlamışsındır artık.

24 Nisan 2013 Çarşamba

Trajikomik Alo 174 şikâyetleri


 
 
 
Alo 174 Gıda Hattı'na gelen trajikomik şikayetler duyanlara 'pes' dedirtiyor. Bir kadın kocasından, bir vatandaş hayvana benzetilen ekmek yapılmasından şikayet ediyor
Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın 14 Şubat 2009'da hayata geçirdiği Alo 174 Gıda Hattı'na vatandaşlar aldıkları ürünlerle ilgili 7 gün 24 saat şikayette bulunabiliyor. Bugüne kadar yüz binlerce şikayetin yapıldığı hat, kimi zaman hem komik hem de düşündürücü başvurulara sahne oluyor. SABAH ANADOLU ulaştığı "bu kadarına da pes" dedirten ilginç başvuruları derledi.

KOCASINI ELE VERDİ

Hattı arayanlar sadece gıdalar hakkında ihbarda bulunmuyor, kimisi de eşini şikayet ediyor. Vicdanının rahat olmadığını anlatan bir kadın, "Eşimden şikayetçi olmak istiyorum. İşyerinin üretim izin belgesi yok. Hiçbir resmi evraka sahip değil. Daha önce işletme mühürlendi ancak mührü kırıp faaliyet gösteriyor. Ben 'yapma' dedim ama hala devam ediyor. Vicdanım rahat değil onun için şikayetçi olmak istiyorum" diyor.

'KUŞUM ÖTMÜYOR'

Bir işletmede sahte veteriner çalıştırıldığını iddia eden kişi, hayvanların sağlıksız ortamlarda tutulduğunu anlatıyor. Muhabbet kuşlarının üzerine alkol sıkıldığını iddia eden kişi, "Gümrükten rahat geçsin diye hayvanların üzerine alkol dökülmüş. Kuşların gözü kıpkırmızıydı" diyerek, denetim yapılmasını istiyor. Vatandaşın biri ise aldığı muhabbet kuşunun evde ötmediğinden şikayet ediyor.

EKMEK TİMSAHA BENZİYOR

Unlu mamullerle ilgili şikayetlerin yoğunlukta olduğu Alo 174 Gıda Hattı'na başvuran bir kişi ise ekmeklerin şeklinden rahatsızlığını dile getiriyor. Vatandaş, markette unlu mamuller bölümünde timsah, kaplumbağa gibi hayvanların şeklinde ekmek üretilmesini eleştiriyor. Şikayette bulunan şahıs, "Ekmeğin hayvanlara benzetilmesi hiç hoş değil" diyerek düşüncesini de iletiyor.

SOYUMUZ KURUTULACAK

Hattı arayan bir kişi ise ilginç bir iddiada bulunuyor. Bu vatandaş, Ankara'daki barlarda, gece kulüplerinde bira bardaklarının içine nitrik asit sürüldüğünü iddia ediyor. Bununla Türkler'in soyunun kurutulmasının amaçlandığını düşündüğünü dile getiren şahıs, barlarda, gece kulüplerinde denetim yapılarak bunun önlenmesini talep ediyor.

KEDİM CİĞERDEN ÖLDÜ

Aldığı tavuk ciğerini kedisine yediren bir vatandaş hayvanın öldüğünü anlatıyor. Ciğeri yedirdikten sonra kedisinin öldüğünü açıklayan kişi, "Veterinere gittim. Kedimin ölümüne 'gıda zehirlenmesi' teşhisi koydu. Ancak ürünü attım. Etiket bilgileri yok. Ciğeri aldığım yerden şikayetçiyim, buranın denetlenmesini istiyorum" diyor.

AYNI KİŞİ OLMASIN

Bir vatandaş ekmek aldığı fırında parayı da aynı kişinin vermesinden rahatsızlık duyuyor. Bunu ise şu şikayetiyle dile getiriyor: "Ekmek aldığımda para verdiğim kişinin hem parayı tutup hem de ekmek vermesinden rahatsızım. Ekmek veren kişi ile para alan kişinin ayrı olması gerekir. Salgın olduğunda bu durumun yaşanmasından rahatsız oluyorum."

İLAÇLAR ZAYIFLATIYOR MU?
Vatandaşların en çok merak ettiği konular arasında ise gıda takviyeleri, zayıflama ilaçları bulunuyor. Başvurularda, genellikle bu ürünlerin bakanlık tarafından onaylı olup olmadıkları soruluyor. Ayrıca bu ürünlerin kilo aldırıcı, zayıflatıcı ve cinsel gücü arttırıcı oldukları yönünde iddiaların olduğu, bunların ne kadarının doğru olduğu öğrenilmek isteniyor. Zayıflamak, kilo almak ya da cinsel gücü artırmak için bu ürünlerin kullanılıp kullanılamayacağı da merak ediliyor.


Kaynak:
 
  • ASLI UYUR
  • 24.04.2013
  • http://www.sabah.com.tr/Anadolu/2013/04/24/trajikomik-alo-174-sikyetleri