3 Temmuz 2013 Çarşamba

Borsa İstanbul’un Yabancıya Satışı


İbrahim HASELÇİN uzman gözüyle farklı bir konuyu köşesinde anlatmış,
ilginç bir konu, önemli bir bilgi...

İbrahim HASELÇİN / Üstad'ın Gözüyle / 02.07.2013

Dünkü Hürriyet Gazetesinde Borsa İstanbul A.Ş.’nin bir kısım paylarının ABD’nin en büyük borsası Nasdaq’a satılacağına ilişkin oldukça geniş kapsamlı bir haber vardı. Habere göre, “İstanbul Finans Merkezi projesi kapsamında yeniden yapılandırılan Borsa İstanbul’da (BIST) stratejik ortaklık görüşmelerinde sona yaklaşılırken, ibre Amerika’yı gösteriyor. Bir süredir farklı borsalardan aldıkları teklifleri değerlendirdiklerini açıklayan Borsa İstanbul’un bunların arasından şu anda en çok ABD merkezli Nasdaq OMX Grubu’na yakın durduğu öğrenildi. Borsa İstanbul yönetimine yakın kaynaklardan edinilen bilgiye göre, yabancı ortaklara satılması planlanan şirkete ait yüzde 41’lik hissenin büyük bölümünün Nasdaq OMX’e satılması gündemde. Böylece Borsa İstanbul’un stratejik ortak için aradığı küresel oyuncu ve teknoloji sağlayıcı kriterleri tek bir ortakla sağlanmış olacak.”

Haberden anlaşıldığı kadarıyla Nasdaq’ın BIST’e ortak olması ile ne kadar pay alacağı henüz belli değil. Ancak daha önceleri başta Borsa Başkanı İbrahim Turhan olmak üzere Borsa yetkililerinin açıklamalarına bakılırsa yabancı borsaya verilecek BIST hissesi karşılığında nakit bir tahsilat yapılmayacak, bilgisayar programı alınacak. BIST bilindiği üzere bir anonim şirket. Ödenmiş sermayesi 423 milyon TL. Fakat Şirketin gerçek değeri ne kadar bilinmiyor. Bir başka ifadeyle bir payın değeri ne kadar belli değil. Şirket halka açılırsa oluşacak borsa fiyatından anlayabileceğiz bir payın değerini. Böyle olunca yabancı borsadan bilgisayar programı alıp da karşılığında verilecek belli orandaki payın değerinin ne olduğunu bilemeyeceğiz gibi görünüyor. Konuşmalara, uzmanların yorumlarına ve daha önce yapılan değerlemelere göre BIST’in değerinin en az 2 milyar TL olduğu söyleniyor. Bilgisayar programı karşılığında yüzde 10 hisse verilse en az 200 milyon TL’lik hisse verilecek demektir. Bu bedelle bir bilgisayar programı alınır mı bilinmez ama herhalde dünyadaki en pahalı programlardan biri olarak tarihe geçecektir.

İşin doğrusuna bakılırsa Borsanın yeni bir programa ihtiyacı var mı bilmiyoruz. Borsa yönetimi var diyorsa vardır. Ama bugüne kadar kullanılan ve tek tük arıza çıkaran mevcut programdan ne şikayet vardı bilinmiyor. Sorduğunuz zaman her an elimizde kalabilir, risk çok yüksek diyorlar. Ama bugüne kadar nasıl oldu da sorunsuz çalıştı anlatamıyorlar. Ayrıca çok uzman bir bilgi işlem kadrosu varken, program neden içerde yazılmıyor ya da mevcut programa eklenmiyor veya mevcut program güncellenmiyor? Pay satışının sadece program alımı ile ilgisi varsa gerçekten cevaplandırılması gereken ciddi sorular var demektir. Ancak stratejik ortaklık denilirken, program alımı dışında başka işbirlikleri varsa o zaman işin rengi değişir ve bu eleştirilerin çerçevesi değişir. Bu durumda da stratejik ortaklık neleri kapsıyor onun açıklanması gerekiyor.

Amerikan Nasdaq ile ortaklık yapmanın, onlardan bilgisayar programı almanın yatırımcılara ne katkısı ve ne faydası olacak? Hemen yanıtlayalım; Hiç. Peki, bu sorunun yatırımcılara ne gibi bir etkisi olacak diye sorulması halinde verilecek cevap değişiyor; çok ciddi oranda işlem maliyetlerini artıracak ve dolayısıyla yatırımcıların aleyhine olacaktır. Uzun vadede yapılması gerekiyor mu bilmiyoruz ama kısa ve orta vadede bu tür “nitelikli bir işleme” pek ihtiyaç yok gibi görünüyor, en azından kapsamlı bir tartışmaya gerek vardı. Zaten borsa şirketleştiğinden bu yana yapılan en önemli iş, borsa paylarının artırılarak yatırımcıların işlem maliyetlerini yükseltmek oldu. Bugünlerde aracı kurumların kullandığı bilgisayar programlarının borsa ödentileri nedeniyle fiyatlarını artırmaya kalkışmaları, veri dağıtım şirketlerinin fiyatlarını yükseltmeleri doğrudan yatırımcılara maliyet artışı olarak yansıyacak gelişmeler. Piyasalar gelişsin, yatırımcı tabanı genişlesin, yaygınlaşsın derken, yapılan ilk işlem sermaye piyasasının ilgili kurumlarının yatırımcılara yönelik fiyatlamalarını yükseltmek oldu. Yani borsaya yabancı ortak geliyor diye pek sevinmemek gerek, hayrına gelmez onlar.

2 Temmuz 2013 Salı

Maymun ettiniz lan adamı!

                                       
                                        Maymun ettiniz lan adamı!


1 Temmuz 2013 Pazartesi

SuSMA: LGBT - Eşcinsellik

SuSMA: LGBT - Eşcinsellik: LGBT  (ya da  GLBT )  Lezbiyen ,  Gey ,  Biseksüel ,  Transgender  kelimelerinin başharfleridir. 1900'lerden itibaren kullanılmaya b...

LGBT - Eşcinsellik


LGBT (ya da GLBTLezbiyenGeyBiseksüelTransgender kelimelerinin başharfleridir. 1900'lerden itibaren kullanılmaya başlandı. LGBT hak mücadelesinde kullanılan çatı kelimedir. Önceleri Eşcinsel Hareket olarak adlandırılan LGBT hareketi, eşcinsel kelimesinin travesti, transeksüel ve biseksüelliği kapsamıyor oluşu nedeniyle çatı kelime olmaktan çıkmıştır. Hareket GLBTT çatı kelimesini kullanmaya başlamış ancak lezbiyenlerin toplumda "yok" sayılıyor oluşu sebebiyle, L harfi başa alınmış ve kadınlara bir tür pozitif ayrımcılık uygulanmıştır. Yurtdışındaki bazı örgütler bu çatı kelimeye daha sonradan interseksüelleri temsilen I ya da queeri temsilen Q harflerini eklemişlerdir.

22 Haziran 2013 Cumartesi

Gündem üstüne


Bir arkadaşım gündemdeki konular üzerine kendi sosysal paylaşım adresinde aşağıdaki notu düşmüş..
“Şu barajın düşmesi lazım. Artık mecliste süregelen 4 partiye muhtaç olmamak, "Aman oylar bölünmesin" zırvasından kurtulup biraz daha mantığımızın uyduğu bir partiye oy verebilme hakkına sahip olmak lazım. Akıllı-fikirli adamlar olarak gereğinde yeni partiler kurabilme ya da oluşumlarda yer alabilmemiz lazım. Şu anki 4 parti de şahsen al birini vur ötekine...


Kendisine katılmamak mümkün değil ve ek olarak bir kaç bir şeyde ben söylemek istedim.

Bu gerçekleri biraz daha anlatmak, geliştirmek üzerine çalışmak lazım. Özellikle mevcut 4 parti dışında bir alternatif oluşumu fikri daha sıcak geliyor. Burada aklı selim ve her kesimi incitmeden içine alabilecek kapasitesi olan bir oluşum üzerine kimler dahil olabilir bunun üzerine durulmalı. Zaten sorunda bu galiba mevcut partiler bir türlü her grubu kapsar politikalar üretemediğinden bu duruma gelmedik mi? Güç dengeleri değiştikçe her dönem kendi gibi düşünmeyen gruba yaklaşımlar sertleşti ve canlar acıtıldı. Çok zor fakat olamaz değil, demokrasilerin gereği bu büyüklüğü ne kadar olursa olsun herkesin sözü dinlenilmeli memnun edilmeseler de gönülleri alınmalıdır. Mozaik yapısı itibariyle bu ülkede bunu yapmak zor gibi görülse imkansız değil diye düşünüyorum. Hoşgörü, sevgi ve kendini onun yerine koyma ile bu başarılır diye düşünüyorum.

Gündem adına yorumlarınızı  ve düşüncelerinizi bekleriz efenim.

19 Haziran 2013 Çarşamba

SuSMA: Biraz itidal

SuSMA: Biraz itidal: Arkadaşlar nedir bu öfke? Öfkeyle geldiğimiz yere bir bakar mısınız lütfen. Çok masumane bir istekle başlayan bir olayın geldiği yere ve g...

16 Haziran 2013 Pazar

Biraz itidal


Arkadaşlar nedir bu öfke? Öfkeyle geldiğimiz yere bir bakar mısınız lütfen. Çok masumane bir istekle başlayan bir olayın geldiği yere ve gittiği yöne bakın. İnandığınız en kutsal şey hürmetine lütfen bir oturup biraz düşünelim ve biraz sakin olalım. Olaylar üzerine bir birey olarak birkaç kelam yazmak, yaşadığımız onca yılın nacizane tecrübesi ile- itibar görür yada görmez- bir şeyler söylemek istedim. Geldiğimiz ve gidilen durum bu ülkeye ve biz ülke insanlarına hangi tarafta olursa olsun hayır getirmeyeceği fayda sağlamayacağı ortada. Sağduyu , hoşgörü moda terimle empati kalmadı. Bunların yerini herkesimde öfke, nefret ve artarak devam eden kin aldı. Allah’ınız aşkına biraz sakin, daha fazla gererek gidilen noktada bu ülkeye hayır gelmez. İsteğimiz daha fazla demokrasi daha özgür bir Türkiye ise bu daha sabırlı olmaktan geçiyor. Birileri bize meydanlara dökülün demedi. Bu kendiliğinden oluştu, kendiliğinden de en hayırlı şekilde sonuçlanacaktır. Hiç beğenmesekte ülkenin geçmiş yıllara göre geldiği nokta eskisinden daha farklı. Bunu 80’leri, 90’ları,2000’leri yaşayan biri olarak söylüyorum. Bunun edebiyatını da yapmayacağım.
Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakanına, İçişleri bakanında, valisine, emniyet müdürüne, ağacını koruyan vatandaşa, daha özgür bir ülke için destek veren halka, hükümete karşı olana, olmayıp yanında olana herkese sesleniyorum Allah’ınız aşkına biraz itidal biraz daha ılımlı olmaya çalışalım lütfen. Verilen tepkilerle her kesim kendine bir mesaj çıkardı zaten. Bir ayet-i kerimede: “İyilikle kötülük bir olmaz, Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur” diye söylenmektedir. Peygamber Efendimiz kuvvetli kişiyi şöyle tarif ediyor: “Güçlü insan güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olan kimsedir” diyor. Bir başka hadiste ise "Gazap ve şiddet, kalpte yanan birer ateş parçası ve birer kıvılcımdır. Onun şah damarının şişmesini ve gözlerinin kızarmasını görmüyor musunuz? Sizden birinize bu hal geldiği vakit, ayakta dursun, oturuyorsa yatsın." (Tirmizi) diyor.
Önce sakin bir olalım, kargaşaya mahal vermeyelim. Gözümüze, kalbimize, aklımıza doğru gelmeyen hiçbir şeye inanmayalım. Birilerinin dolmuşuna , dolduruşuna gelmeyelim. Herşeyin bir zamanı var, 8 ay daha sabırlı olalım, vakti geldiğinde herkes istediği cevabı zaten sandıkta verecek. Asıl önemli olan önümüzdeki ayları bu ülkenin insanlarını daha bilinçlendirmek için ne yapılabilir, nasıl yapılabilir en akıllısından en güçlüsüne ülkenin gidişatına en hayırlı fayda nasıl sağlanır buna bakalım. Meydanları doldurup bağarıp, çağırmak yakıp yıkmak inanın çözüm değil. Ölen öldüğünle, daya yiyen yediğiyle kalacak. Susun demiyorum, sakin olun öfkeyle kalkıp zararla oturmayın diyorum. Ve bunları söylerken bir baba, bir arkadaş, bir kardeş kabul ederseniz bir dost olarak söylüyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun.
Unutmayın, üzülmeyin, BU DA GEÇER…….