3 Temmuz 2013 Çarşamba
2 Temmuz 2013 Salı
1 Temmuz 2013 Pazartesi
SuSMA: LGBT - Eşcinsellik
SuSMA: LGBT - Eşcinsellik: LGBT (ya da GLBT ) Lezbiyen , Gey , Biseksüel , Transgender kelimelerinin başharfleridir. 1900'lerden itibaren kullanılmaya b...
LGBT - Eşcinsellik
LGBT (ya da GLBT) Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transgender kelimelerinin başharfleridir. 1900'lerden itibaren kullanılmaya başlandı. LGBT hak mücadelesinde kullanılan çatı kelimedir. Önceleri Eşcinsel Hareket olarak adlandırılan LGBT hareketi, eşcinsel kelimesinin travesti, transeksüel ve biseksüelliği kapsamıyor oluşu nedeniyle çatı kelime olmaktan çıkmıştır. Hareket GLBTT çatı kelimesini kullanmaya başlamış ancak lezbiyenlerin toplumda "yok" sayılıyor oluşu sebebiyle, L harfi başa alınmış ve kadınlara bir tür pozitif ayrımcılık uygulanmıştır. Yurtdışındaki bazı örgütler bu çatı kelimeye daha sonradan interseksüelleri temsilen I ya da queeri temsilen Q harflerini eklemişlerdir.
22 Haziran 2013 Cumartesi
Gündem üstüne
Bir arkadaşım gündemdeki konular üzerine kendi sosysal paylaşım adresinde aşağıdaki notu düşmüş..
“Şu barajın düşmesi
lazım. Artık mecliste süregelen 4 partiye muhtaç olmamak, "Aman oylar
bölünmesin" zırvasından kurtulup biraz daha mantığımızın uyduğu bir
partiye oy verebilme hakkına sahip olmak lazım. Akıllı-fikirli adamlar olarak
gereğinde yeni partiler kurabilme ya da oluşumlarda yer alabilmemiz lazım. Şu
anki 4 parti de şahsen al birini vur ötekine...”
Kendisine katılmamak mümkün değil ve ek olarak bir kaç bir şeyde ben söylemek istedim.
Bu gerçekleri biraz daha
anlatmak, geliştirmek üzerine çalışmak lazım. Özellikle mevcut 4 parti dışında
bir alternatif oluşumu fikri daha sıcak geliyor. Burada aklı selim ve her
kesimi incitmeden içine alabilecek kapasitesi olan bir oluşum üzerine kimler
dahil olabilir bunun üzerine durulmalı. Zaten sorunda bu galiba mevcut partiler
bir türlü her grubu kapsar politikalar üretemediğinden bu duruma gelmedik mi? Güç
dengeleri değiştikçe her dönem kendi gibi düşünmeyen gruba yaklaşımlar
sertleşti ve canlar acıtıldı. Çok zor fakat olamaz değil, demokrasilerin gereği
bu büyüklüğü ne kadar olursa olsun herkesin sözü dinlenilmeli memnun
edilmeseler de gönülleri alınmalıdır. Mozaik yapısı itibariyle bu ülkede bunu
yapmak zor gibi görülse imkansız değil diye düşünüyorum. Hoşgörü, sevgi ve kendini
onun yerine koyma ile bu başarılır diye düşünüyorum.
Gündem adına yorumlarınızı ve düşüncelerinizi bekleriz efenim.
19 Haziran 2013 Çarşamba
SuSMA: Biraz itidal
SuSMA: Biraz itidal: Arkadaşlar nedir bu öfke? Öfkeyle geldiğimiz yere bir bakar mısınız lütfen. Çok masumane bir istekle başlayan bir olayın geldiği yere ve g...
16 Haziran 2013 Pazar
Biraz itidal
Arkadaşlar nedir bu öfke? Öfkeyle geldiğimiz yere bir bakar mısınız
lütfen. Çok masumane bir istekle başlayan bir olayın geldiği yere ve gittiği yöne
bakın. İnandığınız en kutsal şey hürmetine lütfen bir oturup biraz düşünelim ve
biraz sakin olalım. Olaylar üzerine bir birey olarak birkaç kelam yazmak, yaşadığımız
onca yılın nacizane tecrübesi ile- itibar görür yada görmez- bir şeyler
söylemek istedim. Geldiğimiz ve gidilen durum bu ülkeye ve biz ülke insanlarına
hangi tarafta olursa olsun hayır getirmeyeceği fayda sağlamayacağı ortada.
Sağduyu , hoşgörü moda terimle empati kalmadı. Bunların yerini herkesimde öfke,
nefret ve artarak devam eden kin aldı. Allah’ınız aşkına biraz sakin, daha
fazla gererek gidilen noktada bu ülkeye hayır gelmez. İsteğimiz daha fazla demokrasi
daha özgür bir Türkiye ise bu daha sabırlı olmaktan geçiyor. Birileri bize
meydanlara dökülün demedi. Bu kendiliğinden oluştu, kendiliğinden de en hayırlı
şekilde sonuçlanacaktır. Hiç beğenmesekte ülkenin geçmiş yıllara göre geldiği
nokta eskisinden daha farklı. Bunu 80’leri, 90’ları,2000’leri yaşayan biri
olarak söylüyorum. Bunun edebiyatını da yapmayacağım.
Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakanına, İçişleri bakanında,
valisine, emniyet müdürüne, ağacını koruyan vatandaşa, daha özgür bir ülke için
destek veren halka, hükümete karşı olana, olmayıp yanında olana herkese
sesleniyorum Allah’ınız aşkına biraz itidal biraz daha ılımlı olmaya çalışalım
lütfen. Verilen tepkilerle her kesim kendine bir mesaj çıkardı zaten. Bir
ayet-i kerimede: “İyilikle kötülük bir
olmaz, Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında
düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur” diye söylenmektedir. Peygamber
Efendimiz kuvvetli kişiyi şöyle tarif ediyor: “Güçlü insan güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine
hâkim olan kimsedir” diyor. Bir başka
hadiste ise "Gazap ve şiddet,
kalpte yanan birer ateş parçası ve birer kıvılcımdır. Onun şah damarının
şişmesini ve gözlerinin kızarmasını görmüyor musunuz? Sizden birinize bu hal
geldiği vakit, ayakta dursun, oturuyorsa yatsın." (Tirmizi) diyor.
Önce sakin bir olalım, kargaşaya mahal vermeyelim. Gözümüze,
kalbimize, aklımıza doğru gelmeyen hiçbir şeye inanmayalım. Birilerinin
dolmuşuna , dolduruşuna gelmeyelim. Herşeyin bir zamanı var, 8 ay daha sabırlı
olalım, vakti geldiğinde herkes istediği cevabı zaten sandıkta verecek. Asıl
önemli olan önümüzdeki ayları bu ülkenin insanlarını daha bilinçlendirmek için
ne yapılabilir, nasıl yapılabilir en akıllısından en güçlüsüne ülkenin
gidişatına en hayırlı fayda nasıl sağlanır buna bakalım. Meydanları doldurup
bağarıp, çağırmak yakıp yıkmak inanın çözüm değil. Ölen öldüğünle, daya yiyen
yediğiyle kalacak. Susun demiyorum, sakin olun öfkeyle kalkıp zararla oturmayın
diyorum. Ve bunları söylerken bir baba, bir arkadaş, bir kardeş kabul ederseniz
bir dost olarak söylüyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun.
Unutmayın, üzülmeyin, BU DA GEÇER…….
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)